Koroner arter hastalığı, ülkemiz de dahil tüm dünyada çok sık görülen bir kalp hastalığıdır. Kalbin kendisini besleyen atardamarlara koroner arter (Koroner = kalbe ait olan; Arter = atardamar) adı verilir. Koroner arterler kalbin normal düzeninde çalışabilmesi için kalbe sürekli kan akımı, dolayısıyla oksijen sağlamakla görevlidir. Vücuttaki diğer tüm dokularda olduğu gibi kalp kasının da çalışması için oksijence zengin kana ihtiyacı vardır. Koroner arterler, kalbin dış kısmı boyunca uzanır. İki tane ana koroner arter vardır: Sağ ve sol koroner arterler. Sol koroner arter iki büyük dala ayrılır. Bu nedenle, “Toplamda üç büyük koroner arter vardır” ifadesi de doğru kabul edilebilir.
Koroner arter hastalığında, damar duvarında yıllar içinde giderek artan yağ birikmesi olur. Bu birikimler (plak) çok artarsa damar içinde kanın geçtiği alan daralır. Yani, kalp damarlarında darlık gelişir. Koroner arter hastalığı için kullanılan diğer isimler; damar sertliği, kalp-damar hastalığı, koroner kalp hastalığı ve iskemik kalp hastalığıdır. Koroner arter hastalığı nedir?
Koroner arter hastalığı neden olur?
Kalp damarlarının iç duvarında yağ, kolesterol, kalsiyum ve diğer maddeler biriktiğinde koroner arter hastalığı için süreç başlar. Birikim, plak olarak adlandırılır. Bu birikim çocuklukta başlayıp ömür boyu damar duvarında kalınlaşıp artmaya devam edebilir. Bu sürece “ateroskleroz” denir. Oluşan plaklar arterlerin daralmasına neden olarak kalbe ulaşan kan miktarını sınırlar. Kalp düzgün çalışması için ihtiyaç duyduğu oksijeni ve besini alamaz. Plaklar bazen yırtılarak kan pıhtılaşmasına neden olabilir.
Koroner arterlerinde plak birikimi olan kişilerin genellikle başka yerlerinde de plak birikimi vardır. Bu, karotis arter hastalığı (şah damarlarındaki hastalık) ve periferik arter hastalığı (bacak damarlarındaki hastalık) gibi durumlara yol açabilir. Kalbe giden kan akımının azalması en sık, göğüs ağrısına ve nefes darlığına neden olur. Kan akımının tamamen tıkanması ise kalp krizine ve hatta ölüme neden olabilir. Koroner arter hastalığı neden olur?
Anjina ne demek?
Bir göğüs ağrısı, kalp dokularının yeterli oksijen alamamasına bağlı gelişiyorsa bunun özel adı “anjina”dır. Anjina ne demek? Anjina nedir?
Koroner arter hastalığı kaç çeşittir?
Koroner arter hastalığının başlıca iki tipi vardır:
Kronik koroner sendrom (Stabil koroner arter hastalığı): Yıllar içinde giderek daralan damar içi alanın bir gün artık yerli kanın geçişine izin vermemesi sonucu şikayetler başlar. En sık şikayet, yürürken oluşan ama istirahatte olmayan göğüs ağrısı ya da göğüste huzursuzluk hissidir. Hastalar şikayetlerinin ani değil haftalar ya da aylardır var olduğundan bahsederler.
Akut koroner sendrom: Bu form ani gelişir. Kalp krizi tiplerini içerir. Kalp krizi geçirmeden oluşan diğer bazı acil tipleri de içerir. En sık tipinde, koroner arterlerdeki plak aniden yırtılır ve kalbe giden kan akımını engelleyen pıhtı oluşur. Bu ani tıkanıklık, kalp krizine neden olur.
Koroner arter hastalığının belirtileri nelerdir?
Koroner arter hastalığının belirtileri (semptomları), hastalığın ciddiyetine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Bazı kişilerde hiç semptom görülmez. Bazı kişilerde egzersizle hafif göğüs ağrısı (anjina) atakları olabilirken bazı kişilerde istirahat halindeyken bile çok şiddetli göğüs ağrısı olabilir. Semptomlar ilk başta fark edilmeyebilir veya sadece egzersiz sırasında olduğu gibi kalp çok hızlı attığında ortaya çıkabilir. Hastalığın ciddiyeti koroner arterlerdeki daralmayla ilgilidir. Koroner arterler daralmaya devam ettikçe kalbe giderek daha az kan ulaşır ve semptomlar daha şiddetli veya daha sık görülür. Kan akımı tamamen kesildiğinde ise kalp krizi gelişir; kalp kası ölmeye başlar. Bazı insanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edemeyebilirler.
Göğüs ağrısı, koroner arter hastalığının en yaygın semptomudur. Bazı insanlar bunu mide ekşimesi veya hazımsızlık ile karıştırır. Göğsün üzerinde baskı, yanma veya sıkışma hissedilebilir. Bazıları ağrı olarak değil de huzursuzluk hissi olarak tanımlarlar. “Göğsüme fil oturdu”, “Göğsümü mengene ile sıkıştırıyorlarmış gibi hissediyorum”, “Göğsüm acı biber dökmüş gibi yanıyor” diye ifade edilebilir. Göğüs ağrısı genellikle göğsün orta veya sol tarafında görülür. Egzersiz, stres veya kötü bir haber anjinayı tetikleyebilir. Ağrı genellikle tetikleyici olay sona erdikten birkaç dakika sonra kaybolur. Bazı insanlarda, özellikle kadınlarda ağrı kısa veya keskin olabilir. Ağrı; boyun, kol veya sırtta hissedilebilir. Bazı hastalarda ağrı hissi hiç olmaz, nefes darlığı hissi daha belirgin olur. Koroner arter hastalığının belirtileri nelerdir?
Damar çapında yüzde kaç darlık olması ciddi kabul edilir?
Şöyle ki; genellikle damar çapının %40-50’ye kadar daralması sorun yaratmaz, geri kalan %50-60 açıklıktan yeterince kan geçer. Darlık daha fazla olunca kan akımında geçiş zorluğu artar. Darlık %70-90’dan fazla olduğunda hemen her zaman kan akımı azalır. Ara yüzdedeki darlıklarda ise kan akımı kişiden kişiye farklılık gösterir; kiminde yeterlidir, kiminde yetersiz. Bu durumda, kan akımının azalıp azalmadığı MPS (sintigrafi), IVUS (damar içi ultrason) ya da FFR denilen tetkiklerle ölçülüp netleştirilebilir.
Koroner arter hastalığı risk faktörleri nelerdir?
Yaş: Yaş artıkça koroner arter hastalığı sıklığı artar.
Cinsiyet: Erkekler genellikle daha fazla koroner arter hastalığı riski altındadır. Ancak, menopozdan sonra kadınlarda da risk artmaktadır. Ama, bu bilgi artık tartışmalıdır.
Aile öyküsü: Ailede kalp hastalığı öyküsü, koroner arter hastalığına yakalanma riskini artırır. Bu, özellikle yakın bir akrabada (anne, baba, kardeş) erken yaşta kalp hastalığı varsa geçerlidir. Baba veya erkek kardeşte 55 yaşından önce kalp hastalığı varsa veya anne veya kız kardeşte 65 yaşından önce kalp hastalığı varsa “aile öyküsü var” kabul edilir.
Sigara: Sigara içen kişilerde kalp hastalığı riski önemli ölçüde artar. Sigara dumanını pasif olarak solumak bile riski artırır.
Hipertansiyon: Kontrolsüz tansiyon atardamarları sert hale getirebilir. Damar duvarında yağ birikimini kolaylaştırır.
Yüksek kolesterol: Kanda kötü kolesterol (LDL) seviyesinin artması veya iyi kolesterol düzeyinin (HDL) azalması damar duvarında plak oluşmasını hızlandırır.
Diyabet (Şeker hastalığı): Diyabet, koroner arter hastalığı riskini artırır.
Obezite: Obezite; tip 2 diyabet ve yüksek tansiyona da yol açabilir.
Kronik böbrek hastalığı: Dolaylı olarak riski artırır.
Hareketsiz yaşam tarzı: Obezite, diyabet, hipertansiyon gibi sorunlara yol açarak riski artırır.
Aşırı stres: Duygusal stres damarlara zarar verebilir ve koroner arter hastalığı için diğer risk faktörlerini kötüleştirebilir.
Sağlıksız beslenme: Çok fazla doymuş yağ, trans yağ, tuz ve şeker içeren yiyecekler tüketmek koroner arter hastalığı riskini artırır.
Alkol kullanımı: Eskiden az miktarda alkolün kalbe faydalı olduğu bilgisi -tartışmalı da olsa- var olsa da artık bu bilgi doğru olarak kabul edilmemektedir. Alkolün, kalp damarları da dahil tüm kalbe zarar verdiği düşünülmektedir.
Uyku düzensizliği: Çok az uyumak da çok fazla uyumak da riski artırır.
Yüksek trigliserit düzeyi: Bu, kandaki bir tür yağdır. Yüksek seviyeleri, LDL kadar olmasa da kalp-damar riskini artırır.
Yüksek homosistein düzeyi: Homosistein; vücudun protein yapmak, doku oluşturmak ve korumak için kullandığı bir amino asittir. Ancak, yüksek homosistein seviyeleri koroner arter hastalığı riskini artırabilir.
Bazı otoimmün hastalıklar: Romatoid artrit ve SLE (Lupus) gibi hastalıklarda risk artar.
Stres damar darlığına neden olur mu?
Stres damar darlığına neden olur mu? Strese girdiğinizde vücudumuzda olan değişiklikler normalde bizi stresin zararlı etkilerinden korur. Ama bu, temelde doğadaki anlık stresler için kazanılmış bir özelliktir. Eğer stres sürekli devam ederse tersine zarar verir. Streste salınan kortizon hormonu kanda uzun süre yüksek seviyede kalırsa kan şekeri, kolesterol ve tansiyonu yükseltir. Ayrıca, stresli insanlar stresle mücadele için daha çok sigara içmeye eğilimlidirler. Tüm bunlar damar darlığı için risk etkenleridir. Stres direkt olarak damar duvarının işleyişini de bozup hem yağ birikimini hem de pıhtı oluşmasını kolaylaştırır.
Koroner arter hastalığı nasıl teşhis edilir?
EKG (Elektrokardiyografi): Bu tetkik ile kalbin elektriksel aktivitesi ölçülür. Doktorunuz kalp krizi geçirip geçirmediğinizi tespit etmek veya kalp damar tıkanıklığını gösteren herhangi bir belirti var olup olmadığını değerlendirmek için bu tetkiki isteyebilir. Kalp ritim sorunlarını da gösterir.
EKO (Kalp ultrasonu; ekokardiyografi): Ses dalgaları yardımıyla kalbin görüntüsünü çıkarır. Az kan alan bölgelerde duvar hareket kusuru olursa EKO ile saptanabilir. Bazen hastanın kalbi bilerek egzersizle ya da ilaçla hızlandırılır, zora (strese) sokulur ve istirahhate olmayan gizli sorunlar ortaya çıkarılmış olur (=Stres EKO).
Efor testi (Koşu bandı): Belirtiler istirahatte olmayıp yürümek, yokuş çıkmak gibi efor isteyen durumlarda oluşuyorsa doktorunuz efor testini isteyebilir. Bu test esnasında göğsünüze EKG elektrotları bağlanır ve egzersiz esnasında kalbin elektriksel aktivitesi takip edilmiş olur. Günümüzde eskisi kadar sık kullanılmamaktadır. Çünkü, kabaca her beş kişiden birinde yanılır.
Nükleer stres testi (miyokardiyal perfüzyon sintigrafisi): Bu test, egzersiz stres testine benzer, ancak EKG kayıtlarına görüntüler ekler. Nükleer stres testi, dinlenme ve stres sırasında kalp dokusuna yeterince kan akımı ulaşıp ulaşmadığını gösterir. Bunu görebilmek için hastaya bir radyoaktif madde verilir. Kalbin dinlenme ve stres esnasındaki görüntüleri karşılaştırılır. Kalbin hasarlı bölgeleri veya kan akımının azaldığı bölgeler verilen radyoaktif maddeyi çok iyi alamaz. Bu, geçmişte kalp krizi geçirmiş veya kalp krizi riski taşıyan alanların bulunmasına yardımcı olur.
Koroner BT anjiyografi (Sanal anjiyo): Kol damarından özel bir boya (kontrast madde) verilir. Boya kalbe ulaşınca kalbin görüntüleri röntgen ışınları sayesinde alınır. Normalde gözükmeyen kalp damarları boya sayesinde gözükür hale gelir ve darlık olup olmadığı anlaşılır. Önceki testler gibi “dolaylı” değil, “direkt” damarları gösteren bir tetkiktir. Diğer adı “kansız anjiyo”dur.
Anjiyo (Anjiyografi): Kalbin içine direkt gönderilen uzun, esnek borular, yani kateterler sayesinde direkt kalp damarlarının içine boya verilir. Oldukça net görüntüler elde edilir. Kalp kateterizasyonu adı da verilir. Gerektiğinde, balon ve stent gibi tedavilere geçişi de sağlar. Tanıda altın standart tetkiktir.
Damar darlığının damar tıkanıklığından farkı nedir?
Damar darlığının damar tıkanıklığından farkı nedir? Bir damarda darlık varsa damar içinde kanın az da olsa geçebileceği küçük bir açıklık yine de vardır. Tıkanıklıkta ise damar tamamen kapalıdır (Bkz. Şekil). Kalp krizindeki tıkanıklığın nedeni pıhtıdır ve bu nedenle yumuşak bir tıkanıklıktır. Üç aydan uzun süredir tıkalı olan damarlar için ise kronik tam tıkanıklık (CTO) ifadesi kullanılır. Kronik tıkanıklıklar oldukça serttir ve stentleme işleminde özel teknikler kullanılması gerekir.

Koroner arter hastalığının komplikasyonları nelerdir?
- Kalp krizi
- Kalp yetersizliği
- Kalp ritim bozuklukları
- Ölüm
Koroner arter hastalığı tedavisi nasıl yapılır?
Koroner arter hastalığı tedavisinde; sigara içmemek, sağlıklı beslenmek ve daha fazla hareket etmek gibi yaşam tarzı değişiklikleri çok önem taşır. Uygun kiloyu sağlamak, yağsız et, sebze ve meyve gibi daha sağlıklı yiyecekler tüketmek önerilir. Bu adımlar kolesterol ve tansiyon değerlerini de yardımcı da olur. Bunlara rağmen ilaçlara, girişimsel işleme (stent) veya kalp ameliyatına (bypass) ihtiyaç duyulabilir.
Damar darlığı gerileyebilir mi?
Yaşam tarzının düzeltilmesi ve ilaç kullanımı ile nadiren damar duvarındaki plakların gerilemesi sağlanabilse de bunların asıl faydası plakların sağlamlaştırılıp çatlama olasılığının azaltılması ve gerilemese bile en azından hızlı ilerlemesinin engellenmesidir.
İlaçlar damar darlığını yok etmiyorsa göğüs ağrısını nasıl gideriyor?
Bu ilaçlar ya damarları genişleterek kan akımını artırırlar ve böylece sunulan oksijen miktarını artırırlar ya da oksijenin tasarruflu kullanılmasını sağlarlar. Oksijen tasarrufunu ya kalbin gereksiz yere hızlı atmasını engelleyerek ya da hücre içi metabolizma yollarını değiştirerek yaparlar.
İlaçlar nelerdir?
Aspirin: Aspirin kanı sulandırır; kanın pıhtılaşmasını önlemeye yardımcı olur. Günlük düşük doz (81 mg, 100 mg veya 150 mg) Aspirin kullanımı, mide ve beyin kanaması dahil olmak üzere ciddi yan etkilere neden olabilir. O nedenle, artık sırf risk faktörleri var (Ör; hipertansiyon, yaşlılık vb.) diye Aspirin kullanımı önerilmemektedir.
Kolesterol ilaçları: Kötü kolesterolü düşürmeye ve arterlerde plak oluşumunu azaltmaya yardımcı olurlar. En önemlisi statin grubu ilaçlardır. Diğerleri; niasin, ezetimib, fibrat ve yeni çıkan bazı iğnelerdir.
Beta blokerler: Bu ilaçlar (Beloc ZOK, Saneloc, Concor, Vasoxen vb…) kalp atım hızını yavaşlatır; daha doğrusu normale getirir. Bu göğüs ağrısı gibi şikayetlerin azalmasını sağlar. Ayrıca, tansiyonu da kontrol etmeye yararlar.
Kalsiyum kanal blokerleri: Genellikle, Beta bloker kullanılamadığında veya beta blokerler işe yaramadığında tercih edilirler.
Nitratlar: Kalp damarlarını genişletir. Göğüs ağrısını azaltır. Nitrogliserin, dil altı hapı veya sprey olarak piyasada mevcuttur.
Ranolazin: Göğüs ağrısını azaltır. Etki mekanizması net değildir.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri (ACE-İ) ve anjiyotensin II reseptör blokerleri (ARB): Hem tansiyon kontrolünü sağlarlar hem de kalp yetersizliğinde kullanılırlar. Koroner arter hastalığının ilerlemesini engellemeye yardımcı olduklarına da inanılmaktadır.
Stent nasıl takılır?
Bu işlem daralmış ya da tıkanmış kalp damarlarını açık tutmak için kullanılır. El bileği ya da bacak damarı yoluyla kalbe gönderilen kateterler içinden kıl kadar ince bir tel kalbe ilerletilir. Bunun üzerinden kaydırılan balonun şişirilmesiyle darlığa neden olan plaklar kenarlara itilir, damar içi alan genişletilir, sonra tekrar çökme olmaması için bu alana bir iskele (stent) yerleştirilir.
Bypass ameliyatı (Koroner arter baypas greft cerrahisi; CABG) nedir?
Bu ameliyatta, koroner arterin tıkalı kısmının uç kısmına vücudun başka yerinden alınan arter veya ven damarı bağlanır. Bu şekilde tıkalı kısım baypas edilmiş, yani yan yol oluşturulmuş olur. Tıkanıklığın etrafından kan akımı yeniden sağlanır. Yedek damarlar genellikle göğüsten ve bacaktan alınırlar.