Kalp kapağına sıklıkla kalp kapakçığı da denilmektedir. Kalp kapağındaki problem genel olarak iki türde olur: Ya kapağın açılmasında sorun vardır, yani kapak darlığı söz konusudur ya da kapağın kapanmasında sorun vardır, yani kapak yetersizliği söz konusudur. “Kapak yetersizliği”nin diğer adları; “kapak yetmezliği” ve “kapak kaçağı”dır. Bazen aynı kapakta darlık ve kaçak bir arada bulunur. Kapaktaki problem hafiften ciddiye doğru derece derecedir. Hafif ve orta derecedeki sorunlar hastada bir şikayete neden olmazlar; bu nedenle hastanın doktor takibinde kalması yeterlidir. İleri (ciddi) derecede sorun olduğunda, yani ciddi kapak darlığı ya da ciddi kapak yetersizliği söz konusuysa genellikle kapağa müdahale edilir. Müdahaleden kasıt; ya kapak ameliyatıdır ya da ameliyatsız yöntemlerdir. Ameliyatta kapak ya değiştirilir (yapay kalp kapağı takılır) ya da kapak değiştirilmeden sadece tamir edilir. Hangi hastaya hangi tedavinin uygun olacağı hastadan hastaya değişir.
Kalp kapağı değişiminde hastanın bozulmuş kendi kapağı kesilerek çıkartılır, yerine yapay kapak takılır. Yapay kapaklar iki türdür: Mekanik kapaklar ve biyolojik (doku) kapaklar. Mekanik kapaklar genellikle karbon ve metal maddeden yapılırlar ve menteşe mantığıyla çalışırlar. Biyolojik kapaklar ise domuz ya da sığırın kalp zarından üretilirler ve doğal kapağa daha yakın yapıdadırlar. Hangi hastaya mekanik, hangi hastaya biyolojik kapağın daha uygun olacağı her hasta için özel olarak değerlendirilir, çünkü her iki türün de kendine özel avantajları ve dezavantajları vardır:

Biyolojik kapaklar mekanik kapaklara kıyasla daha erken bozulurlar (yıpranırlar). Özellikle gençlerde yaşlılara kıyasla daha da erken bozulurlar (Gençlerin kalbinin daha güçlü çalışması ve daha süratli geçen kanın kapağı daha çok yorması sebebiyle). Bu nedenle, biyolojik kapaklar hastanın doğal yaşam süresi de hesaba katılarak nispeten daha yaşlı insanlarda tercih edilirler.
Mekanik kapaklar daha genç insanlarda tercih edilirler; çünkü kolay kolay bozulmazlar. Ancak, bu kapaklar biyolojik yapıda olmadıklarından, vücut yabancı madde olarak gördüğü bu kapaklara karşı pıhtı geliştirmeye çalışır. Pıhtı gelişirse de kapak menteşeleri tıkanıp çalışmayabilir. Bu yüzden, mekanik kapaklarda varfarin (Piyasa adı Warfmadin; eski adıyla Coumadin) adı verilen güçlü bir kan sulandırıcı ilacın ömür boyu kullanılması mecburidir (2023 yılı itibariyle NOAK adı verilenler de dahil olmak üzere, diğer hiçbir kan sulandırıcı ilaç varfarinin yerini maalesef tutamaz). Bu ilaç zahmetli bir ilaçtır: Kullanılırken kanamaya eğilim yaratır, yeşil yapraklı bitkiler başta olmak üzere besinlerle ve birçok ilaçla etkileşime girer, yani etkisi ya fazlalaşır ya da azalır ve her ay kan tahlili (INR) ile kanın ne kadar sulandırılmış olduğunun kontrolü gerekir. Biyolojik kapaklarda ise kullanımı daha kolay olan, daha hafif bir kan sulandırıcı ilaç (ör; Aspirin 100 mg) yeterlidir ve bu tarz sorunlar çoğunlukla yaşanmaz.
Son yıllarda kalbin aort kapağının ameliyatsız yöntemle de değiştirilebilmesi mümkün hale gelmiştir (Bu işleme TAVI adı verilir ve girişimsel kardiyologlar tarafından yapılır; kalp ameliyatlarını ise kalp cerrahları yaparlar). Bu tedavi yöntemiyle daha fazla detay için ilgili sayfamıza göz atabilirsiniz. TAVI’de göğüs kafesi kesilmez ve kalbin durdurulmasına gerek yoktur. Bu yüzden, “ameliyatsız” yöntem olarak adlandırılır. Buna benzer bir yöntem kalbin pulmoner kapağı için de uygulanmaktadır. Kalbin diğer iki kapağı (mitral kapak ve triküspit kapak) için ise bu yöntem henüz kullanılamamaktadır. 10 yıl için de bu kapakların da ameliyatsız değiştirilebileceği öngörülmektedir. Yine de, günümüzde alternatif olarak mitral kapak darlığında balonla genişletme (Mitral balon); mitral kapak kaçağında ise mandallama (MitraClip) yöntemleri -kapak değişimi olmasa da- etkin bir biçimde uygulanmaktadır.
Kalp Kapağı Değişen Hastalar Kaç Yıl Yaşar?
Kalp Kapağı Değişen Hastalar Kaç Yıl Yaşar? Bu sorunun cevabını belirleyen pek çok parametre vardır ve bir hekimin spesifik olarak stabil durumdaki belli bir hastanın ne kadar yaşayacağını net olarak bilmesi mümkün değildir. Tecrübesine göre, sadece çok ağır durumda olan hastalarla ilgili bir tahminde bulunabilir. Ama, genel olarak bir fikir vermek gerekirse; mitral kapak ameliyatları, aort kapak ameliyatlarına göre daha risklidir ve hastanın ömrünü daha çok kısaltır. Kalbin pompa gücü zayıf olanlar, kalp pompa gücü normal olanlara göre çok daha az yaşarlar. Diğer hayati organlarında da (beyin, akciğer, kalp ve böbrek) ciddi sorunları olanlar ve yaşlılar da doğal olarak daha az yaşarlar. En önemlisi, ameliyat olma zamanı çok gecikenler, zamanında ameliyat olanlara göre daha az yaşarlar.
Ömür üzerine yapılmış en kapsamlı ve en yeni çalışma Glaser ve ark. tarafından yayınlanmıştır ve aort kapak ameliyatı (AVR) olan hastalar üzerinedir. Buna göre 50 yaşından önce ameliyat olanlarda ömrün sağlıklı insanlarla kıyaslandığında yaklaşık 4 yıl; tüm yaşlarda yapılan ameliyatların ortalaması alındığında ise yaklaşık 2 yıl daha kısa olduğu saptanmıştır.
Geç kalmadan ve iyi bir cerrahi teknikle yapılan bir ameliyat sonrası, hasta da kendine iyi bakarsa (ilaçlarını düzenli kullanırsa ve beslenme, egzersiz gibi sağlıklı yaşam tarzına uyarsa) normal ya da normale yakın bir süre yaşama ihtimali oldukça fazladır. Örneğin; dejeneratif mitral kapak tamiri ameliyatı sonrası yaşam süresi üzerine yapılan güncel ve kapsamlı bir çalışmada Watt ve ark. şu sonuca ulaşmışlardır: “Mitral kapak tamiri; zamanında ve tecrübeli cerrahlar tarafından yapılırsa hastalar sağlıklı insanlar kadar yaşarlar”.
Glaser N, et al. Loss in Life Expectancy After Surgical Aortic Valve Replacement. SWEDEHEART Study. J Am Coll Cardiol. 2019 Jul 9; 74(1):26-33.
Watt TMF, et al; Michigan Mitral Research Group (MMRG). Degenerative Mitral Valve Repair Restores Life Expectancy. Ann Thorac Surg. 2020 Mar;109(3):794-801.